20 Şubat 2016 Cumartesi

MATUKO...







Sevgili Kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım... 
 

İsrail'deki  ilk yıllarım... Bir yerde çalışıyorum... Siyahi genç bir çocuk da benle birlikte çalışıyor. Matuko...
Matuko, sabahları birden yok oluyor, yarım saat sonra ortaya çıkıyor.
Anlamıyorum.

Nereye gidiyor, ne yapıyor?  Bir gün bakıyorum,  Matuko,  arkada bir yere geçiyor ve tefilin ile tallet takıp sabahları tefila yapıyordu. İlk defa siyahi birisinin üzerinde tallet görmekteydim. Şaşırmıştım.
Kimdi bu siyahi  insanlar, neyin nesi idiler?


----------------------------------------------------------------------------------------------------------


Beta İsrael, bugün  çoğunun (% 85  -  120.000 kişi)  İsrail'de yaşadığı Etiyopyalı   (eski Habeşistan)   Yahudilerin adı. Diğer Etiyopyalılar, bunlara   "sürgündekiler"   ya da "yabancılar"   manasında Falaşalar diyorlarmış.  Hangi soydan geldikleri konusunda çeşitli tezler var.

Bunlardan birincisi,  Kral Süleyman'la Saba melikesi    (Şiba Kraliçesi)  evlenirler. Bir müddet  sonra Kraliçe, Etiyopya'ya  geri  dönerek  burada Yahudi bir grubun  doğmasına yol açar.

İkinci tez,  Falaşlar'ın   Etiyopya  asıllı Agaw ırkından geldiği yönünde...

Üçüncü tez ise, çok eski zamanlarda Etiyopya'ya göç eden Yahudi bir gurup oradaki yerlilerle evlenirler ve böylece  farklı bir ırk oluşur.

Falaşalar'ın Yahudi olduklarını 1862'de Sorbone Üniversitesi'nden Prf. Jozeph Halevi, bölgede yaptığı çalışmalarla   ispat etti. Ancak İsrail devleti Falaşalar'ın tam anlamıyla Yahudi olduklarını kabul etmek için epeyce zorlandı. Sonunda 1973 yılında,  İsrail'in baş hahamı  Ovadia Yosef   bir halaha     (Yahudi din kanunu)  yayınlayarak kendilerine   "Beta İsrail"   diyen Etiyopyalı Yahudilerin,   tam manası ile Yahudi olduklarını açıkladı ve  konu kapandı. İşte bundan sonra işler değişmeye başladı. İki sene sonra İsrail hükümeti Dönüş Yasasını Falaşalar'a uygulama kararı aldı.

1977 de Menahem Begin başbakan olunca, Mossad'ın başkanı  İzak (Haka) Hofiy'i aradı.
"Etiyopyalı Yahudileri İsrail'e getir" emrini verdi.


---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Mossad,   Falaşalar'ı yıllar içerisinde İsrail'e getirmeyi başardı. 80 li yıllarda 17.000,   90 lı yıllarda 40.000, 2000-2006 yılları arasında da    21.000 Etiyopya'lı kardeşimiz MOSSAD sayesinde İsrail' e  gelir.  Bu gün İsrail'de 120 bin Etiyopyalı kardeşimiz yaşamakta.
Onların gelişi  hiç de kolay olmadı. Aşağıda size bu göç sırasında yaşanan  olaylardan bazı bölümleri aktarmaya  çalışacağım.

"Önce bir kaç kişi, ardından aileler ve nihayet bütün köy iki parça eşyalarını toplayıp yola düştüler. Yaşlı erkekler, kadınlar ve  çocuklar dahil binlerce kişi gizlice Etiyopya'dan ayrıldı. Kutsal Kitaptaki   Mesih düşünden ilham alıyorlardı. Yanlarına aldıkları su ve yiyecekler  yetersizdi. Geceleri yürüyorlar gündüzleri saklanıyorlardı. Bebekler susuzluktan annelerinin kollarında öldüler. Evladını kaybetmeyen hiç bir aile kalmamıştı. Bir baba 4 evladını kaybetti. Yılanların ve akreplerin soktuğu pek çokları öldüler. Zaman zaman haydutların da saldırılarına uğradılar. 4000 Falaşa göç yolunda hayatlarını  kaybetti."

"Falaşalar,  kamplarda,  İsrailli'lerin kendilerini kurtarmaya gelen  Yahudiler olduğuna inanmıyorlardı. Çünkü beyaz tenli Yahudiler'in varlığından haberleri yoktu.  Ancak bir MOSSAD ajanı onlarla birlikte dua etmeye başlayınca inandılar. Garip bir Yahudi idi. Alışılmadık bir şekilde dua ediyordu ama gene de Yahudi idi..."

"Deniz çok dalgalı idi. Boğulmasınlar diye kardeşlerimizi kucaklarımızda taşıyorduk. Operasyondaki herkes duygulanmıştı. İçlerinde, bu manzaranın, İsrail'e zamanında gayr-ı meşru yollardan giren anne-babalarını hatırlattığını söyleyenler oldu. Yahudi kardeşlerinin  tekneye bindiğini gördüklerinde o sert ajanlar ağlamaya başladılar. Kimsenin çıtı çıkmıyordu.  Yaşlılar, kollarında çocuklarıyla kadınlar... Sessizce oturuyorlardı."

"Terk edilmiş eski bir İngiliz havaalanı bulurlar. Pist tamir edilir ve ağır nakliye uçaklarının inmesi için uygun hale getirilir. İlk Falaşa gurubu buluşma noktasından havaalanına taşınırlar. İniş pisti meşalelerle  aydınlatılmıştır. Ancak devasa uçak iniş yaparken Etiyopyalı Yahudilerin ödleri patlar. Hayatlarında ilk kez gördükleri bu kocaman metal kuş motor homurtuları arasında tozu dumana katarak üzerlerine gelmektedir. Çoğu kaçar.  MOSSAD ajanları uzun süre  geri dönmeleri için ikna etmeğe   uğraşırlar.  Sonunda geri dönerler ancak bu sefer de bu çelik canavarın karnına girmeyi kabul etmezler. Derhal havalanması gereken uçak ancak 1 saat rötarla 213 Falaşayı alarak yola çıkabilir. "

"18 Kasım 1984  tarihinde gece saat 01.20 de Belçika uçağı Sudan'a iner.  Aç yorgun  ve feci şekilde korkmuş 250 mülteci uçağa biner.  Ancak Belçikalı  Pilot uçakta yalnız 210 oksijen maskesi olduğunu ve 250 yolcuya yetmeyeceği gerekçesiyle havalanmayı reddeder.  MOSSAD sorumlu ajanı pilotu bir kenara çekip  "eğer hemen havalanmazsan
seni uçaktan aşağıya  atıp yerine bir başkasını oturtacağım" der. Pilot ikna olur... Musa operasyonu başlamıştır. Sonraki 47 gün boyunca Boeingler 36 gizli uçuşla 7800 Falaşa'yı İsrail'e taşırlar."

"İsrail 35 milyon doları Etiyopya hükümetine ödemeyi taahhüt eder. Genel Kurmay Başkanı General Amnon Lipkin Sahak Hava kuvvetlerine "uçabilen her şeyi gönderin" emri verir.  Askeri uçakların yanı sıra El-Al hava yolları 30 uçak gönderir. Elit  Shaldag   (Balıkçıl)  komandoları Addis Ababa'ya inerler. Yanlarında  daha  evvel İsrail'e göç edebilmiş ve şimdi asker olmuş Etiyopyalılar  vardır.  Mevzilenerek Falaşaların uçaklara emniyet içinde binmelerini sağlarlar.  İsrail'den Yahudi kardeşlerini kurtarmak için gelmişlerdir. Göçmenler inanılmaz bir şekilde duygulanmışlardı. Keza haki üniformalı, bordo bereli, askeri botlu siyahi İsrail askerleri de göz yaşlarını tutamıyorlardı.
Bu operasyon esnasında bir de dünya rekoru kırılır. Bir El-Al Boeing uçağı 1087 yolcu ile kalkarak dünya rekoru kırar . Ancak inişte 1088 yolcu vardı. Uçakta bir de bebek doğmuştur ve rekor bir kaç saat içerisinde tekrar kırılmıştır."

İsrail,  soydaşlarını kuraklıktan ve iç savaştan kurtarmak için elinden ne gelirse yapıyordu.   
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir gurup kara derili beyaz kıyafetli Etiyopyalı çocuk Kudüs'teki muazzam konser salonuna girerler. Ürkektiler ama enzersiz güzelliktedirler. Kocaman siyah gözleri ile salonu süzmektedirler. Slomo Gronich piyanonun başına oturur . İlk notalar sessiz dinleyicilerin üzerinden süzülür. Çocuk korosundan çok güzel fakat tüyler ürpertici bir şarkı salona yayılır.

 https://youtu.be/o0YlctV5aCs    

(Söz konusu konserin videosu YouTube'dan ne yazık ki                                                         kaldırılmış. Ses var fakat görüntü yok.)   

Ay yukarıdan bakıyor
Sırtımda ufak bir yiyecek torbası
Altımızda uzanan çölün sonu görünmüyor
Ve annem küçük kardeşlerime söz veriyor.
Biraz daha biraz daha
Açın bacaklarınızı son bir gayretle
Kudüs'e doğru...
Ay ışığı inatçıydı
Yiyecek torbamız kayboldu...
Geceleri haydutlar saldırdı
Bir hançer ve keskin bir kılıçla
Çölde, annemin kanı...
Ay şahidimdir
Ve küçük kardeşlerime söz veriyorum.
Biraz daha, biraz daha
Düş gerçek olacak
Çok yakında varacağız İsrail topraklarına...

İsrail cemaatleri içerisinde bu kutsal topraklara varmak için  Etiyopya kabilesi kadar sıkıntı çeken olmamıştır. Onlar yaşayan bir efsane oldular. Varoluşları bile bir hikaye kitabından alınmış gibidir. Dış dünyadan tamamen kopuk bir Yahudi kabilesi Afrika'nın kalbine yerleşmişti. Bu kabile binlerce yıl saf ve masum bir şekilde sadece Tora'ya tutunarak yaşadılar.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Daha sonraları Matuko'ya  "ne zaman geldin, nasıl geldin?"   diye pek çok defa sordum. Her seferinde "çok zaman oldu" dedi. Belki artık kendi de hatırlamıyor. Kusursuz İbranice konuşan ve her sabah tefilasını yapan  Matuko İsrail'de  liseyi  bitirdi. Şimdi o bir  Golani. İsrail Ordusunun en ön saflarında  askerliğini yapıyor.   Seninle kardeş olduğum için gurur duyuyorum sevgili Matuko...Yeter ki sen beni kardeşliğe kabul et...

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu yazımı yazarken Michael Bar-Zohar ve Nissim Mishal'in MOSSAD isimli kitabının yanında Vikipedi ansiklopedisinden de  yararlandım. Ayrıca Şalom Gazetesinde de Mirel Çiçekli'nin  çok güzel bir araştırması, Kayıp Kabilelerin Torunları başlığı altında yayınlanmış.  
Bilgilerinize....

Bu  haftalık da bu kadar.
Hoşça kalın, sevgiyle kalın...
Aaron Baruch   (Ankaralı) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder